Mor Menekşeli Kadınlar: Bir tribün hikâyesi

Mor Menekşeli Kadınlar: Bir tribün hikâyesi

Türkiye’de futbol ve kadın denince akla kim geliyor? Ekran yüzleri mi? Sayıları parmakla gösterilecek düzeydeki kadın muhabirler ve gazeteciler mi? Yoksa maç esnasındaki yayınlarda kameraların yakın plandan ekrana getirdikleri insanlar mı? Bunların her birine yanıt olarak ‘evet’ diyebiliriz.

Fakat 1972 yılında, futbol ve kadın denildiğinde akıllara Ordu’da yaşayan bir kadın taraftar grubu geliyordu.

Sosyal alanda kadın olmak, Türkiye gibi muhafazakâr hassasiyeti yüksek toplumlarda halihazırda yeterince zorken, 1970’li yılların politik atmosferinde, hele ki futbol gibi tamamen erkeklerin egemenliğinde idame ettirilen bir alanda ‘kadın taraftar grubu’ olmak imkânsıza yakın bir görevdi.

Ama, daha sonra bir belgesel vesilesiyle ‘Mor Menekşeli Kadınlar’ olarak anılacak bu insanlar için ‘imkânsız’ diye bir şey yoktu.

Bu kadın taraftar grubunun hikâyesi 1972 yılına ait bir fotoğrafa dayanıyor.” diyor Sezen Kayhan.

Mor Menekşeli Kadınlar’ ismini verdiği belgesel ile, Türk futbolunda o dönem için görülmemiş bir atılıma imza atan bu kadınların hikâyesini anlatıyor.

“Orduspor’un 1.ligde oynadığı döneme ait bir Orduspor – Galatasaray maçına ait fotoğrafta tribünlerde yalnızca kadınlar ve çocuklar var. Güneşli bir gün ve herkesin yüzü gülüyor. Orduspor küçük bir Anadolu takımı olmasına rağmen büyük başarılara imza atmış. UEFA’da Türkiye’yi temsil etmiş, uzun süre birinci ligde üst sıralarda yer almış. Ancak bugün takım amatör lige düşmüş durumda. Bu fotoğrafın çekildiği ve Orduspor’un evinde tüm maçları oynadığı stat yıkılıyor. Yerine şehre büyük bir stat inşa ediliyor. Tüm bunlar olmadan önce, yani Orduspor amatör lige düşmeden ve stadı yıkılmadan önce son bir maç oynayacaktı. Ben de 1972 yılına ait bu fotoğraftaki Mor Menekşeli Kadınlar’ı bulup, bu son maça onlarla birlikte gitmek istedim. Bu son maç onlara takımları ve statlarıyla vedalaşma fırsatı verecekti. Belgesel de fotoğraftaki kadın taraftarların kırk yıl sonra bu son maça gidişleri üzerine kurgulanıyor. Tabii bu süreçte onların futbolla olan ilişkileri, taraftarlık görüşleri, tribünlerde kadınların yeri gibi pek çok konuyu konuşuyoruz.”

Aslında, Mor Menekşeli Kadınlar isimli bir oluşum yok. Bir taraftar grubu bile değiller. Mor Menekşeler, Ordu şehrinin simgesi. Bu kadınlar, planlı bir şekilde bir araya gelmediler. İlk etapta, takım yöneticilerinin ve futbolcuların aileleri, anneleri, eşleri, çocukları tribünlerdeki kadın nüfusunu oluştururken, daha sonra Orduspor maçları şehirde kadınlar için en önemli hatta neredeyse tek sosyal aktivite haline geliyor.

Sezen Kayhan’a göre, bunun toplumsal cinsiyetle bağlantılı pek çok sebebi var.

“Belgesel özel olarak bunlara odaklanıyor zaten” diyor, Kayhan ve ekliyor:

“Takımda tanıdığı olmayan kadınlar da maçları izlemeye başlamışlar ve Orduspor başarılı oldukça taraftarları artmış. Daha sonra ise tribünlere küsmüşler. Bunun çeşitli nedenleri var. İlki takımın kötü yönetilmesi ve finansal sorunlar. Bu sorunlar futbolun endüstrileşmesiyle de doğrudan bağlantılı tabii ki, malum küçük takımları dışlayan bir sistem var. Takım başarısız oldukça heyecan azalmış, maçlardan zevk almamaya başlamışlar.”

Peki diğer gerekçeler neler? Unutmamak lazım ki, Mor Menekşeli Kadınlar, Türkiye’nin en erkek egemen alanlarından birinde kendilerini var etmeye çabalıyorken, ülke de politik anlamda büyük bir çalkantının içerisinde yer alıyordu. Öğrenci ve işçi hareketlerinin güç kazanmasıyla, aslında bir işçi sınıfı sporu olarak bilinen futbolun da bu politik atmosferden nasibini alması kaçınılmazdı.

Elbette, politikleşen futboldan bahsederken, siyasi arenada yaşadığı hüsranı futbol vesilesiyle haykırmak isteyen erkeklik fetişinin de 70’lerden itibaren tribünlere sıçradığını unutmamak gerek.

Kayhan’ın, “Diğer bir neden futbolun politikleşmesi. O eski samimi heyecanların kaybolması. Şu an Orduspor başarısız olduğu için belediye tarafından Yeni Orduspor isimli bir takım kurulmuş ancak Orduluların bu takımı tam olarak sahiplendiklerini söylemek mümkün değil. Bir diğer neden de tribünlerin çok daha erkek odaklı hale gelmesi, cinsiyetçi küfürlerin sıkça kullanılması ve kadınların tribünlerde rahat hissedememesi.” sözleriyle ifade ettiği durum, sadece 1970’li yılları değil, bugünü de anlatıyor. Hatta belki de daha çıplak bir şekilde anlatıyor.

Sezen Kayhan’ı bu belgeseli çekmeye iten şey, kendi sözcükleriyle, hiç erkeğin olmadığı, yalnızca kadınların ve çocukların olduğu fotoğrafları görmüş olması. Bugün futbol tribünlerine hâkim olan atmosferi, 80’li yıllardan itibaren artan haliyle, erkekler tarafından dikte edilen şiddet ve sertlik dili şekillendiriyor. Dolayısıyla, bugünün görece daha modern ve ekonomik anlamda gelişmiş, yeni stadyumlara ve teknolojilere sahip, Avrupa arenasında başarılar elde edebilen futbolcuları ve takımları bünyesinde barındıran ‘endüstriyel futbol’ ortamında dahi kadınların yerinin hâlâ bulanık olması, sadece tribün ve tribündeki maskülen atmosferle ifade edilebilecek bir durum değil.

Bu sadece Türkiye’ye özgü bir sorun da değil – her ne kadar Türkiye, Avrupa’daki muadillerinin gerisinde olsa da.

France Football tarafından dünyanın en iyi futbolcusuna verilen Ballon d’Or ödülü, 2018’de ilk kez kadın futbolunu da bir kategori olarak benimsedi ve Lyon forması giyen Ada Hegerberg, Dünyada Yılın En İyi Kadın Futbolcusu olma onuruna erişen ilk isim oldu.

Aldığı ödülle tarihe geçen ve yeryüzündeki tüm kadınlar adına önemli bir eşiği atlayan Ada Hegeberg’e bu görkemli anında ne mi soruldu dersiniz? Mutluluğunu twerk yaparak kutlamak isteyip istemediği.

Bu noktadan bakınca, Mor Menekşeli Kadınlar’ın ortaya koydukları irade ve kendilerini ifade ediş biçimleri, 2018 yılının batı medeniyetinde dahi zuhur edebilen twerk talebi skandalları ışığında, daha da saygı duyulası hale geliyor.

Katedilmesi gereken mesafe çok ve belki de bu mesafeyi, kadınların geçmişten günümüze yansıtacakları bir ışığın rehberliğinde alabiliriz. Güzel Ordu Kültür Sanat Derneği tarafından ortaya atılan ve Sezen Kayhan tarafından hayata geçirilen Mor Menekşeli Kadınlar belgeseli, ihtiyacımız olan ışık süzmelerinden biri olabilir.

Fakat bu noktada bir yardıma ihtiyaçları var.

Sezen Kayhan, belgeselini tamamlayabilmek adına futbolseverlerin, ve daha da önemlisi, kadınların sosyal alandaki var olma ve kendilerini ifade edebilme mücadelesine inanan, bu mücadeleye destek veren insanların katkılarını bekliyor.

Projenin tamamlanıp izleyicilerin beğenisine sunulabilmesi için Fonzip isimli sitede bir bağış kampanyası gerçekleştiriliyor.

Kayhan, aradan geçen çok uzun zamana rağmen, o dönem için deyim yerindeyse ‘radikal’ kalacak bir cesaretle kendilerini erkek egemen bir alanda var eden kadınları neredeyse 50 yıl sonra bir araya getirdi ve onların hâlâ anlatacak çok şeyleri var.

Mor Menekşeli Kadınlar’ın ağızlarından çıkacak her söz, sadece tribünleri ve genel anlamda futbolu değil, belki de genel anlamda kadın mücadelesini daha iyi anlamamıza yol açacak.

Orduspor tribünlerinde farkında ve organize olmadan başlattıkları devrim, henüz yeni başlıyor olabilir.

Yazarın notu: Bu yazıyı yazmama yardımcı olan ekip arkadaşım Alp Çolak’a ve kadınların yerinin ‘sözde’ belli olduğu savını umursamayarak tribünlere anlam katan ve bana ilham veren Mor Menekşeli Kadınlar’a teşekkür ederim.